1.
İlelebet sürecek bir krizin içerisinde değiliz fakat yaratacağı sonuçlar açısından önemli bir krizin içerisinde olduğumuzun altını çizmeliyiz. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra kendini dünyanın sahibi sanan güçlerin salgın karşısında nasıl çaresizliğe düştüklerini gördük. Bu aynı zamanda kapitalizm ve neo-liberalizmin insanlığa vadettiği yaşamın çaresizliğidir. Elbette ‘şirketlerin çıkarlarını korumakla görevli hükümetten milyonlarca insan adına adım atmasını’ beklemiyoruz. Fakat toplam gücümüz, milyonlarca insanın içinde yaşadığı soruna da somut cevap olamıyor. Buradan doğru sosyalistlerin ve emek, demokrasi ve özgürlük güçlerinin bütünen yeni dönemi doğru noktada değerlendirmemiz gerekiyor. Salgın günlerinde ilk elden dayanışmayı güçlendirirken aynı zamanda iktidarı halkın taleplerini karşılama noktasında zorlamak gerekir.
2.
Bu salgından emek demokrasi ve özgürlük güçleri topyekûn örgütlü çıkmayı başarmak durumundayız. Öncelikle çağrımız sürecin yürütümü, yolun açılması çerçevesinde birlikte tartışma ihtiyacının oluşunadır. Her örgütlü güç kendi politik perspektifi doğrultusunda çalışmalarını yürütüyor. Burada sermayenin yalnız bıraktığı toplumun en geniş kesimleriyle buluşmanın odağı olmayı başarmalıyız.
Çeşitli yan yana gelişler söz konusu. Örneğin ‘Evde Kal’ çağrılarına rağmen hala milyonlarca insan çalışıyor, hem de sağlıksız koşullarda hiçbir önlem alınmadan. Çok sayıda emek örgütü, siyasi parti ve örgütlerin içinde yer aldığı “Tüm Çalışanlar için Sağlık Platformu” kuruldu. Arzu edilen düzeyde olmasa da taleplerin ortaklaştırılması, birlikte söz söyleme ve hareket etme konusunda son derece değerli görüyoruz.
Örgütümüz bu süreçte yapılan her türlü çağrıları titizlikle izliyor ve değerli buluyor.
3.
Pandemi öncesi de tartıştığımız konulardan biri yeniyi yaratmaktı. Açıkçası ne bizim nede başkaca örgütlü yapıların hazırlıklı olmadığı bir anda bu durumla karşılaştık. Sanayi 4.00 ve bunun ortaya çıkaracağı iletişim, etkileşim, sosyal-kültürel ve politik dönüşümlerin tartışması gündemimizde yer edinmişti. Bahsini ettiğimiz konunun dönüp dayandığı nokta aynı zamanda örgütlenmedir. Ve bunun araçlarından biri de internetin ve dijital araçlarının etkin kullanılması ve geliştirilmesidir. Bu perspektifle –yeterli bulmasakta- geliştirmeye çalıştığımız araçlar söz konusu.
4.
Birçok tarihsel krizlerden kapitalizm kendini yenileyerek çıkmıştır. Fakat 2008 krizinden kapitalizm yenilenerek çıkmadı. Asıl krizini erteleyerek çıktı. Ve hemen akabinde Ortadoğu’da başlayan isyanlar ve Suriye’de kilitlenen savaşla bu günlere gelindi. Covid19 kapitalizmin bütün ezberini bozuyor. Güç ve kibir onu salgının merkezi haline getiriyor. Bugünden “kapitalizmin kendini yenileyeceğini ya da ufukta bir sosyalizm”in olduğunu söylemek tahminden öteye gitmez. Asıl soru salgın sonrasında emekçilerin daha fazla örgütlü çıkıp çıkamayacağıdır. 20. yüzyıl koşullarında değiliz. Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya ve ülkemizdeki gezi isyanına kadar birçok hareketlilik ya da kriz dönemleri yirminci yüzyılın devrimleri gibi bir sonuca evrilemedi. Mesele sadece sosyalistlerin verdiği kavganın biçimi ya da niceliği değil aynı zamanda değişen üretim ilişkileri ve yeni mücadele alanlarının çeşitliliğidir.
Bugün insanlığın yaşam mücadelesi verdiği Covid19’u yaratan nedenler arasında kuşkusuz doğanın tahribatı da var. Marx’ın deyimiyle gerçekten kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı kesmekle kalmadı kökünü kuruttu. Örneğin Türkiye’nin önemli oranda oksijen ihtiyacını karşılayan Kazdağları’nı yok etmekten çekinmediler. Kanser vakalarının artması umurlarında değil. Aksine insanların kanser olması sermaye açısından pazar alanı demek. Bu bağlamda iklimin yok edilmesi insanlığın önüne baş etmesi zor yeni krizler getirecektir.
Evde kalması istenen milyonlarca yoksul yaşamını nasıl sürdürecek meselesi Covid19’dan önce de önemli tartışma başlığımızdı. Bugün daha fazla ele alınması gereken bir konu. Hem salgın hem de salgından sonra insanların temel geçim geliri olmadan yaşamını sürdürmesi ne kadar mümkün? Sosyalistler kitleleri asgari geçim gelirini elde etmeye örgütleyemez mi? Derdimiz kapitalizmin söküğünü dikmek değil onun açmazlarını derinleştirmek ve 21 yy sosyalizminin yeşertilmesini sağlamaktır.
Örgütümüz bu salgın günlerinde yoksulların dayanışmasını, kapitalizmin yarattığı sermaye düzeninin teşhiri ve 21 yy. sosyalizmi fikrinin yaygınlaşmasını öncelemektedir.
Her kriz aynı zaman fırsatları barındırır. Bu pandemi günleri örgütümüz de dâhil olmak üzere, emek demokrasi ve özgürlük güçlerine hem yenilenme hem de örgütlenme fırsatı sunuyor.
Dayanışmayla…
3 Nisan 2020
SODAP